ÖNSÖZ

Neredeyse çeyrek asırlık bir hayaldi benim için…

10 yılı aşkın uzun araştırmalar, senaryo çalışmaları; 3 yıla varan çizim aşaması ve sonrası...

Ancak Alemdar kahramanlarının bu topraklar uğruna kanlarını, canlarını hiçe sayarak tarihe damgasını vuran üstün mücadelelerinin yanında uykusuz gecelerimin, kalem tutmaktan zonklayan parmaklarımın sızısı tabi ki devede kulak kalacaktı...

Nihayetinde yıllardır saklı kalmış, üzerine çok değinilmemiş bir tarihi olayı belgesel çizgi roman olarak siz okurlarımız ile buluşturduğumuz için her şeye değdiğine inanıyorum…

Bu buluşmada öncelikle çizgi romanımıza daha yayım aşamasında iken ön satış ile destek veren yüzlerce okura ve çizgi roman severlere de teşekkür etmek istiyorum…

Bir avuç Kuvva-i Milliyecinin vatanı savunmak için Karadeniz’in hırçın dalgaları arasında canla başla gösterdiği üstün mücadelesinin anlatıldığı muhteşem yapıtımıza sponsor olarak desteğini esirgemeyen Ereğli’nin değerli ve güçlü firma sahiplerine de maddi manevi desteklerinden dolayı teşekkürü bir borç biliyorum...

İyi ki varsınız…


Kutuluş AYYILDIZ


ALEMDAR MATERYALLERİ

GAZİ GEMİ ALEMDAR ÇİZGİ ROMAN
115 KDV DAHİL
  • SİPARİŞ HATTI
  • 0 532 611 26 89
GAZİ GEMİ ALEMDAR BOYAMA KİTABI (HAZIRLANIYOR)
0 KDV DAHİL
  • SİPARİŞ HATTI
  • 0 532 611 26 89
GAZİ GEMİ ALEMDAR PUZZLE (HAZIRLANIYOR)
0 KDV DAHİL
  • SİPARİŞ HATTI
  • 0 532 611 26 89
GAZİ GEMİ ALEMDAR KUPA (HAZIRLANIYOR)
0 KDV DAHİL
  • SİPARİŞ HATTI
  • 0 532 611 26 89

GAZİ GEMİ ALEMDAR HAKKINDA

  • image description

    Gazi Gemi Alemdar

    • 2 yıl önce

    Alemdar" bir açık deniz römorkörü olup, Danimarka'nın "Helsinger Jernskibs-Maskinbyggeri Elsinore" tersanelerinde 1898 yılında buharlı kurtarma gemisi olarak inşa edilmiştir. "Danmark" adı ile denize indirilen geminin teknesi galvanizli saçtan olup iki direkli, tek bacalıdır. Gemi 49,5 metre boy, 7,95 metre en ve 3 metre drafta sahip 362 gros ton karakteristik özelliklere sahiptir. 750 beygir gücünde çift kazanlı olup saatte 12 mil sürat yapabiliyordu. Bağlı olduğu kumpanya "Em Z. Svitzers Salvage Co Ltd." tarafından 1898 yılında Marsilya'da görevlendirilmiştir. Zamanın gemi tekniğine göre gösterişli bir tekne olması bakımından Bastille Festivalinde, 1902 yılında limandaki teknelerin arasında en iyi gemi seçilerek ödüllendirilmiştir.

    Alemdar 1915 yılında Çanakkale Savaşı sonucunda karaya oturmuş ya da yarı batık teknelerin kurtarılması çalışmaları için "Dardanelles Operations" adı altında görev yapması için firması tarafından ülkemize gönderildi.  

    1.Dünya Savaşında boğazlardan çıkamayınca Osmanlı hükümeti tarafından bu gemiye el konulmuştur. Osmanlı bandırasında "Seyri Sefain İdaresi" altında çalıştırılmaya başlanmıştır. Gemiye 1915 yılının Mayıs ayında "Alemdar" adı verilmiştir. 12 Ocak 1916 tarihinde ise Osmanlı Hükümeti tarafından 335.000 Danimarka kronuna resmen satın alınmıştır. 22-26 Ocak 1916'da Nara'da karaya oturan Yavuz zırhlısının kurtarılmasında görev almıştır.                                                                                                                    

    Geminin ideal personel sayısı 28 kişi olup kurtarma işlerinin önemine göre personel sayısı arttırılmaktaydı. Gemide Danimarkalılardan kalma 6 adet Lublin tüfeği ile 6 adet Snayder tabancası bulunmaktadır.

    Nurettin PEKER "Öl Esir Olma" kitabında bu gazi gemiyi şu şekilde tanıtır: "1932 yılından bugüne kadar vuku bulan gemi kazalarında Alemdar kurtarma gemisi üzerine aldığı bütün kurtarma işlerini başarmıştır. Türk bayrağını taşıdığından beri yüz binlerce tonluk yüzlerce yerli ve yabancı geminin kurtarma işlerini başarmış, hiç birisinden boş dönmemiştir, zaten bu geminin tarihi vasfı başarmaktır." (1966)
    Ülkemizde yıllardır okullarda Tarih dersi konuları içinde Millî Mücadele sürecimiz nesillere öğretilir. 

    Millî Eğitim Bakanlığımızın belirlediği müfredata göre okullarımızda okutulan İnkılâp Tarihi ders konularında Kurtuluş Savaşımız Kara Cephesinden ayrıntılı olarak işlenir fakat savaşta önemli görevler üstlenen mütevazı Anadolu Donanmamızdan bahsedilmez. Bizce bu büyük bir eksikliktir.

    Gazi Alemdar gemisi burada sadece bir örnektir; onun gibi eldeki gemilerimizin tümü adlarını Millî Mücadele tarihimizin altın sayfalarına yazdırmışlardır.

    Anadolu Donanması İtilaf gemileriyle kıyaslandığında oranı 1/36'dır. Görüldüğü gibi Millî Mücadeleye katılan gemi ve teknelerden oluşan donanma ne İtilaf Devletleri'yle ne de Osmanlı Devleti'yle kıyaslanamayacak kadar küçük ve mütevazı bir güçtür. Ancak bu haliyle bile büyük ve önemli işler başarmıştır.

    Bu kahraman donanma İstanbul'da İtilaf Devletlerinin kontrol ve baskısı altında ambarlardan geceleri gizlice kaçırdığı top, hafif silah, cephane, mayın, donatım araç ve gereçlerini, sivil deniz araçları ile Anadolu'ya lojistik desteğin önemli bir kısmını sağlarken, öte yandan da Karadeniz'deki nakliyatın güvenliği yönünden önemli liman ve kıyı bölgelerinin savunulmasını üstlenmiştir.

    Anlaşıldığı üzere Millî Mücadelemizde kara kuvvetleri yalnız kara yollarıyla beslenmemiştir. Eğer deniz yollarıyla da beslenmeseydi, büyük zaferlere ulaşılamazdı. Batı Cephesi zaferleri hazırlayan savaş malzeme ve cephanelerini kara yolundan ziyade deniz yollarından almıştır.
    Deniz yoluyla yapılan ikmallerde Novrosisk, Batum, Trabzon, Samsun, İnebolu, Akçaşehir (Akçakoca), Ereğli gibi iskelelerin büyük rolleri olmuştur. Bu yüzden Yunan donanması tarafından bu şehirler abluka ve bombardımana maruz kalmıştır.

    Millî Mücadelenin ilk yıllarında motorlu, motorsuz yelkenli takalar ve birkaç buharlı teknelerle yapılan taşımalar yetmiyordu. Kuruçeşme önünde istim üstünde demirli bekleyen Alemdar kurtarma gemisi gibi kabiliyetli ve kuvvetli teknelere çok ihtiyaç vardı.
    I. İnönü Savaşı kazanılmış düşman yeni bir saldırı hazırlığında idi. Fakat Batı Cephesindeki ordumuzun yeterli savaş araçları yoktu. Halktan toplanan süngüsüz tüfeklere, nalsız hayvanlara Ankara ve Kastamonu demircileri evlerden sökülen pencere demirlerinden süngü ve at nalı yapıyorlardı. Türk kadınları emzikli, beşikli çocuklarıyla kağnı arabalarında cephelere silah, cephane, çarık, çadır, yiyecek ve giyecek taşıyorlardı. Halbuki zaferleri sağlayan savaş araçlarının çoğu deniz yollarıyla geliyor ve gelmesi gerekiyordu. İşte bu gerçekler karşısında Alemdar'ın destanı başladı.           

    Seyr-i Sefain İdaresi'ne bağlı bir kurtarma gemisi olan Alemdar, İstanbul Hükümeti vapurlarından Tir-i Müjgan'ın Bafra'da karaya oturması nedeniyle bölgeye gönderildi. Alemdar bölgede çalışmalarını sürdürürken geminin Çarkçıbaşısı Kadıköylü Osman Efendi görevli olarak Samsun'a gitti. Burada halkın duygularından ve Samsun Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerinin sözlerinden etkilenen Osman Efendi gemiyi Anadolu'ya kaçırmaya karar verdi. İstanbul'a dönünce gemi kaptanı Trabzonlu Osman Bey'e düşüncelerini açıklayan Osman Efendi, gemi kaptanından, kendisinin çok yaşlı olması nedeniyle oğlu Hikmet Bey'le beraber bu işi yapması için onay alır. Osman Efendi'nin teklifi ile geminin kaptanlığına serdümen Recep Kâhya verilir. Recep Kâhya dümen işlerinin ustası deniz yolculuklarının aşinası ve Karadeniz'in eski bir kurdudur.

    Kaçış için hazırlıklara başlanır. Alemdar'ın İstanbul'dan kaçırılması işine şu isimler katılır:
    1- Çarkçıbaşı Kadıköylü Osman Efendi
    2- Yağcı Trabzonlu Hikmet Efendi (Geminin süvarisi Trabzonlu Osman Bey'in oğlu)
    3-Güverte Lostromosu Üsküdarlı Ali Reis (Malta sürgünü)
    4- Serdümen Trabzonlu Rıfat Reis
    5- Serdümen Rizeli (Pekmezci Köyü) Recep Kâhya (Güverte tayfası iken serdümenlik ve kaptanlık yapmıştır.)
    6- Ateşçi Göreleli Yusuf
    7- Kamarot Erzincanlı Salih
    8- Kamarot İstanbullu Avram Efendi 
    23 Ocak 1921 gecesi, gemide bulunan bu 8 kişi gemiyi kaçırırlar. 24 Ocak 1921 sabahı Karadeniz Ereğli Limanı'nın önüne gelerek kıyıya yanaşırlar.
    Trabzon'a gitmek için İstanbul'dan kaçırılan Alemdar'ın ilk durak olarak Ereğli'yi seçmesinin sebepleri şunlardır;
    1-Alemdar orta büyüklükte bir gemi olduğundan birkaç limanda yakıt ikmali yapmak zorundadır.
    2-Karadeniz Fransız, İngiliz ve Yunan denetiminde olduğundan kıyıdan seyretmek ve sık sık saklanma zorunluluğu vardır.
    3-İstanbul'dan eksik personelle kaçan geminin personel ve iaşe ikmali yapması gerekmekteydi.

    İşte tüm bu ihtiyaçları karşılayabilecek ilk limanın Ereğli olması sebebiyle Alemdar Ereğli'ye sığındı. Ereğli geminin ikmali için elverişli yerdi her şeyden önce bir kömür bölgesi idi. Zonguldak ve çevresi Fransızların işgali altında olduğu halde Ereğli işgal edilip ilk kurtulan kasaba durumundadır.   

    Ereğli doğal bir liman kentidir. Batı rüzgarları dışındaki rüzgarlara karşı Baba Burnu tarafından korunan Ereğli körfezinde Antik çağlarda yapılmış o döneme göre çok büyük bir mendirek vardır. (Günümüzde doldurulmuş olup balıkçı barınağı olarak kullanılmaktadır.) Ereğli halkı denizcidir. Ereğli'de Alemdar'a katılacak denizci bulmak kolaydır. Ereğli Kandilli kömür ocaklarının yükleme limanıdır. Alemdar kömür ihtiyacını buradan kolayca karşılayabilecektir. Ereğli tüm birimleri ile Ankara Hükümetine bağlı durumdadır. Belediye reisi Akmanoğlu Raşit Bey Ereğli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin başkanıdır. Ayrıca Liman Başkanı Yüzbaşı Nazmi Bey (AKPINAR), Askeri Polis Teşkilatı (Ayın-Pe) Başkanı Yüzbaşı Şükrü Bey, Kaymakam Necati Bey tüm bu kişiler Mustafa Kemal'e gönülden bağlı vatanperver kimselerdir.                                                    
     Alemdar'ın hürriyeti seçmesi, Karadeniz Ereğli'de adeta bir bayram havası yaşatır. Başta Karadeniz Ereğli Liman Reisi Yüzbaşı Nazmi Bey olmak üzere kentin ileri gelenleri, Alemdar'ı kaçıranları coşku ile karşılarlar. Şu var ki Alemdar tehlikededir. Çünkü Batı Karadeniz kıyıları Fransız savaş gemileri tarafından kontrol edilmektedir. Alemdar'ın Karadeniz Ereğli'de barınması mümkün değildir. Bu nedenle Alemdar'ın İstanbul'dan Karadeniz Ereğli'ye kaçışı, Karadeniz Ereğli Kaymakamı Necati Bey tarafından Zonguldak Mutasarrıfı Nusret Bey'e şifreli yıldırım telgrafla bildirilir.
     Nusret Bey de yine şifreli bir telgrafla Kastamonu ve Bolu Havalisi kumandanı Muhittin Paşa'ya durumu açıklar. Alemdar'ın ne yapılması gerektiğini sorar. Benzeri bir telgrafı da ertesi gün Karadeniz Ereğli Askeri Polis Teşkilatı Müdürü Şükrü Bey, aynı kumandanlığa gönderir. Muhittin Paşa, Alemdar'ın durumunu Ankara'ya bildirerek talimat ister. Gelen talimat üzerine de Zonguldak Mutasarrıflığına bir telgraf göndererek Alemdar'ı Bartın ve Sinop Limanlarına kaçırmasını ve orada beklemesini belirtir. 

    Alemdar gemisine tecrübeli ve deniz kurdu mürettebatlar lazımdır. Denizciler yatağı Kdz.Ereğli'de 1.Dünya Savaşından dönen usta denizciler çoktur. Ereğli'nin vatansever liman reisi kıdemli Yüzbaşı Nazmi Bey bunları biliyor ve tanıyordu. Bu gibileri dairesinde topladı, durumu anlattı. Olgun ve okşayıcı bir sesle: "Evlatlarım haydi gidin eşyalarınızı getirin, sizi Alemdar gemisine verdim. Düşmanla çarpışan ordumuza silah, cephane taşımak üzere gemiyi Trabzon'a götüreceksiniz. Vatan sizden hizmet bekliyor. Uğurunuz yolunuz açık olsun" dedi.
    Nazmi Beyin yüreklere işleyen baba sözleri yiğit denizcileri coşturdu. Evlerine koştular. Eşyalarını omuzladıkları gibi soluğu Alemdar'da aldılar. Ankara'daki Bahriye Dairesinin onaylaması ile Alemdar'a Ereğli'de katılan subaylarda vardı. Bunlar İstanbul'dan Anadolu'ya silah ve cephane kaçırmakla tanınmış denenmiş kahramanlardı. Alemdar'ı ilk olarak İstanbul'dan kaçıran Çarkçıbaşı Kadıköylü Osman Efendi hastalığından ötürü tedavi için Ereğli'de kaldı. Ayrıca diğer kamarot Musevi asıllı Avram Efendide Ereğli'de kaldı.                                                                
    ALEMDAR'I TRABZON'A GÖTÜRECEK YENİ PERSONELİN İSİM LİSTESİ ŞÖYLE BELİRLENMİŞTİR:
    1 -Süvari İsmail Hakkı Kaptan
    2- İkinci Süvari Güverte Üsteğmen Rizeli Ali Dursun Bey (TEVETOĞLU)
    3- Çarkçıbaşı Kıdemli Yüzbaşı Beykozlu Adil Bey
    4- İkinci Çarkçı (yağcı) Hikmet Efendi (TOYATA)
    5- Serdümen Rizeli Recep Kâhya
    6- Serdümen Trabzonlu Rıfat Reis
    7- Ateşçi Göreleli Yusuf 
    8- Güverte lostromosu Üsküdarlı Ali Reis
    9- Kamarot Erzincanlı Salih
    EREĞLİ'DEN KATILAN PERSONEL:
    10-Ereğli'nin Orhanlar mahallesinden Caferoğlu Hasan (CANVER)
    11-Ereğli'nin Orhanlar mahallesinden Yakup (TOFTA)
    12-Ereğli'nin Orhanlar mahallesinden Fikri (TOPATLI)
    13-Ereğli'nin Orhanlar mahallesinden Çırakların Hilmi
    14-Ereğli'nin Orhanlar mahallesinden Çekirgeoğlu İsmail
    15-Ereğli'nin Akarca mahallesinden Karabit Tevfik (TETİK)
    16-Ereğli'nin Kozlu mahallesinden Tahsildar Hasan Efendi
    17-Ereğli'nin Ketenciler köyünden Tahir Efendi (ER)
    18-Ereğli'nin merkezinden İstanbullu Ömer Efendi
    19-Ereğli'nin Orta köyünden Şaban (KILIÇ)
    20-Ereğli'nin Kirmanlı mahallesinden İstanbullu Reşat Efendi
    21-Ereğli'nin Murtaza mahallesinden Hacı Yakup'un Tahsin Efendi    
             
    Alemdar 26 Ocak'ı 27 Ocak'a bağlayan gece Karadeniz Ereğli Limanı'ndan ayrılır. Bir akşam önce Liman Reisi Nazmi Bey'in de katılımıyla yapılan toplantıda alınan karara göre Alemdar, işgal altındaki Zonguldak'ın açıklarından gizlice geçerek Amasra Limanı'na sığınacak ve gemi burada kireçle boyanıp bazı uydurma donanımlar eklenerek kamufle edilecek, daha sonra da Kerempe-İnceburun rotasıyla Sinop Limanı'na girecektir. Daha sonraki durak ise Trabzon'dur. Bu arada Alemdar'ın kaçırılması, işgal kuvvetleri tarafından büyük bir öfke ile karşılanmış, Karadeniz'deki Fransız Donanması'na emir verilerek Alemdar'ın yakalanması, karşı koyması halinde batırılması bildirilmiştir. Doğaldır ki Alemdar'ın Karadeniz Ereğli Limanı'na geldiği işgal kuvvetleri tarafından kısa süre içinde öğrenilmiştir.

     Nurettin PEKER, "Öl Esir Olma" adlı eserinde Alemdar'ın Karadeniz Ereğli'de bulunduğu Kandilli ve Karadeniz Ereğli'deki Rum casusların haber verdiğini belirtmektedir. Nitekim Alemdar, Karadeniz Ereğli'den ayrılışından kısa bir süre sonra Zonguldak yönündeki sekizinci milde Fransızlara ait bir G-27 Gambotu tarafından görülmüştür. Gambot hızla Alemdar'a yaklaşmış ve önünü keserek kendisini izlemesini istemiştir. Bu arada Alemdar'a silahlı askerler de çıkarılmıştır. Alemdar aynı gün Gambotun denetiminde Zonguldak Limanı'na girmiş ve işgal kuvvetleri tarafından tepeden tırnağa aranmış; aşçının bıçaklarına kadar personelin silahlarına el konulmuştur. Alemdar'ın kontrolünü Fransız Deniz Yüzbaşılarından Tilli almış ve gemiyi İstanbul'a doğru yola çıkarmıştır. Alemdar'ın esir düşmesi Kuvva-i Milliye taraftarları arasında üzüntü yaratmıştır. Olay Zonguldak Liman Reisi Mehmet tarafından Muhittin Paşa'ya telgrafla duyurulmuştur.

    Zonguldak Mutasarrıfı Nusret Bey de ayrı bir telgraf çekerek Alemdar'ın İstanbul'a götürülmekte olduğunu Muhittin Paşa'ya haber vermiştir. Diğer yandan Zonguldak ve Akçakoca'daki Kuvva-i Milliyeciler, başlarında mevki kumandanı Yüzbaşı Remzi Bey olduğu halde Alemdar'a motorlarla yanaşarak gemiyi kurtarmak istediklerini Muhittin Paşa'ya bildirmişler ve emir beklediklerini belirtmişlerdir. Bütün bu gelişmeler sürerken, Alemdar'ın esir personeli de kendi aralarında benzeri bir karar varmışlardır. Gemide bulunan Fransız askerlerini etkisiz hale getirecek ve kendilerini izleyen gambottan kaçmaya çalışacaklardır. Bunu başaramazlarsa gemiyi kayalıklara oturtarak işe yaramaz hale getireceklerdir. Esir Alemdar'ın yiğit mürettebatı, Karadeniz Ereğli açıklarına gelindiği sırada planlarını uygulamışlar ve gemide bulunan Fransız yüzbaşısı Tilli ile diğer askerleri etkisiz hale getirip, Alemdar'ı yeniden özgürlüğüne kavuşturmuşlardır.  Alemdar'ı izleyen G-27 Gambotu durumu anlayarak hızla yaklaşmış ve iki gemi arasında çarpışma başlamıştır. Alemdar, personelinin hafif silahlarına rağmen Gambotun saldırılarını püskürtmüş, ama ne yazık ki bu arada serdümen Recep Kâhya şehit düşmüştür. Bunun dışında Ketenciler köyünden Tahir göğsünden, Ortacı köyünden Şaban başından ve Karadeniz Ereğli'nin merkezinden İstanbullu Ömer üç yerinden ağır biçimde yaralanmışlardır. Karadeniz Ereğli önünde süre giden çarpışmaya; karadan İpsiz Recep komutasındaki milisler ile denizden İhsan (AKMAN) Bey komutasındaki Karadeniz Ereğlili gençler de katılmışlardır. Fransız gambotu hem liman içine girilmesi ve hem de top ve ağır makineli tüfeklere karşı tabanca ve mavzerle karşı koyan Karadeniz Ereğli halkının kahramanlığından ürkmüş ve liman dışına çıkmıştır. Bu arada gemideki esir Fransızlar iç kesimlere nakledilerek bir pazarlık aracı olarak koruma altına alınmıştır.

    Bu olay Kurtuluş Savaşı'ndaki tek deniz çarpışmasıdır ve çarpışma sırasında hayatını kaybeden Recep Kâhyada, yine Kurtuluş Savaşı'ndaki tek deniz şehidimizdir.

    Alemdar'ın yiğitliği üzerine hemen ertesi günü Ereğli önüne gelerek esirlerinin teslimini yoksa kasabayı bombardıman edeceğini bildiren Amiral Dumenil'in ültimatomuna rağmen bu davranışlarına aldırış etmeyen Türk direnmesi karşısında Fransızlar Türk hükümetinin şartlarını kabul etmişlerdi. Esirlerin geri verilmesi ve Alemdar'ın Ereğli'de hareketsiz kalması şartı ile karasularımızın 10 mil açıklarına kadar gemilerimize dokunmamayı taahhüt etmeleri, müttefikiler arasında güçlü bir devlet olan Fransa'nın Ankara hükümetinin varlığını ve gücünü kabul etmeleri anlamına geliyordu. Böylece İtilaf devletleri içinde Ankara hükümetinin ilk anlaşma yaptığı devlet Fransa olmuştur. Tartışmalı görüşmelerden sonra Fransızlar siyasi ve milli varlığımızı ilk tanıyan devlet olması bakımından Ankara hükümetinin sempatisini kazanmıştır. Bu antlaşma daha sonra Ankara Antlaşmasına yol açmış, Mudanya ve Lozan'a destek sağlamıştır. Bu mücadele aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi karasularında serbest dolaşım hakkını beraberinde getirmesi açısından ilk Kabotaj sayılır.    

    Sonuç olarak Karadeniz Ereğli'den 30 kilometre içeride esir tutulan Fransız Deniz Yüzbaşısı Tilli ve yanındaki dört askerin bir haftalık esaretine son verildi. Aynı gün Ereğli'ye getirildiler ve Liman Dairesinde misafir oldular. Halkın morali sarsılmasın diye esirler çarşıda serbest gezdirilmemiş güneş batarken iskelede hazır duran Fransız torpidosuna teslim edilmişlerdir. 

    Fransızlarla yapılan anlaşmaya göre Alemdar'ın milli mücadelenin sonuna kadar Ereğli'de kalması gerektiğinden yüzdürülerek Trabzon'a gitmesi için açıktan emir verilemiyordu. Halbuki Alemdar gibi bir tekneye çok ihtiyaç vardı. Bununla beraber anlaşmaya aykırı olmamak üzere Milli Müdafaa Vekaleti ve Bahriye Dairesi yalnız geminin  emniyete alınmasını emrettiler. Bir taraftan da yeni süvari ve subaylarla geminin kadrosu dolduruluyordu. Yani gizli bir yolculuğa ve yeni maceralara hazırlanıyordu.

    Eylül ayı ile beraber Karadeniz'de fırtınalar mevsimi de başlamıştı. Ereğli'de bekleyen Alemdar kurtarma gemisini Trabzon'a kaçırmak için Zonguldak'taki Fransız motor gambotlarının denize açılamayacakları kadar sert bir havadan yararlanmak üzere haftalardan beri bekleniyordu.24 Eylül 1921 günü başlayan ve şiddetini gittikçe artıran Kestane karası fırtınası, Fransız motor gambotunun Zonguldak limanından dışarı çıkartmayacak şekilde şiddetlenince Alemdar aradığı fırsatı buldu. Gece karanlığında Alemdar'ın hareketini sağlamak için geminin fayrap ettiğinin Ereğli'deki Rum casuslar tarafından görülüp ihbar edilmemesi amacıyla karada önlem alınmıştı. Hareketi gizlemek amacı ile bir kısmı Ereğlili  olan Alemdar mürettebatına fırtına öne sürülerek evlerine gitme izni verilmediği gibi, karaya da tek bir kişi çıkartılmamış ve hatta dikkati çekmemesi düşüncesi ile gemiye erat için ekmek ve yiyecek bile alınmamıştı.

    Gece fırtına bütün şiddeti ile sürerken. Alemdar denize açılmaya hazır bekliyordu. Bu derecede şiddetli bir fırtınada düşman denize açılmayacağı gibi Alemdar'ın da çıkabileceğini düşünemezlerdi. Çünkü bu korkunç havada gece denize açılmak demek kesinlikle ölümü göze almak demekti. Böyle havalarda Karadeniz'in kapkara suları daha bir ürküntü verici koyuluğa bürünürdü. Ancak, Millî Mücadele gibi bir ortamda ölümden korkmak hiçbir yurtsever denizciye yakışmazdı. Bu savaşta ölüm ve herhangi bir tehlike düşünülemezdi.

    Kıyı gözetleme istasyonlarımızla liman reisliklerinden gelen şifre ve telefonlardan, bölgelerinde hiçbir düşman savaş gemisi görülmediği anlaşılınca hareket emri verildi. Alemdar, Ereğli'den Trabzon'a gitmek üzere demirlerini keserek, büyük bir sessizlik içerisinde engin denizin hırçın dalgalarına rağmen karanlıklar arasında özgürlüğüne aydınlığına doğru yitip gitti. Sabaha yakın Amasra'dan şifre telgraf geldi. Alemdar'ın sağ salim Amasra'ya girdiğini yazıyordu.

    Alemdar 26 Eylül günü Amasra'dan yola çıktı. İstikamet Samsun'du. Oradan tamire muhtaç top kamalarını alıp Trabzon'a götüreceklerdi. Alemdar saat 03:30'da İnebolu önlerinden geçti. Samsun'a ulaşıldı fakat fırtına yüzünden top kamaları buraya getirilememişti. Tekrar Trabzon'a doğru yola çıkıldı. Bir yanda azgın dalgalar diğer yanda Vona'ya sığınmış olan Yunan muhripleri ve kıyılarda dolaşan düşman gemileri bu hareketi zorlaştırıyordu. Alemdar Vona limanına yaklaşırken iki düşman gemisini görünce yoluna devam etti. Vona limanındaki gözcüler Alemdar'ı düşman gemisi sanarak Trabzon'a haber vermişlerdi. Trabzon'da üzücü bir hava esiyordu. Alemdar'ın Samsun'dan ayrılmasından sonra iki gün geçmesine rağmen haber alınamaması üzerine artık  Alemdar'ın batırıldığına inanılmaya başlanmıştı.
    Nihayet l. Süvari Nuri Bey (PEKERGİN) 29 Eylül sabahı, doğruca Trabzon limanına girdi. Alemdarı alay sancakları ile donatarak büyük Türk bayraklarını dalgalandırmıştı. Sesi güzel hafızlarla tekbir getirerek mendireğe yanaştılar. Tümen ve Vilayet Erkanı, Milli teşekküller, Nakliyatı Bahriye kadrosu hepsi gemiyi karşıladılar. Alemdar'ın parlak destanı ile Trabzon günlerce çalkalandı. Alemdar artık hürriyetine kavuşmuş ve Kuvayı-i Milliye donanmasına katılmıştı. Onu zorlu ve güç görevler bekliyordu.

    Birkaç gün Trabzon'da dinlenen Alemdar hemen Novorossisk limanına hareket etti. Oradan getirdiği ilk malzeme İkinci İnönü Savaşına yetiştirilerek çok faydalar sağladı.

    Bundan sonraki gelişmeleri Nurettin PEKER "Öl Esir Olma" adlı eserinde Nuri Bey (PEKERGİN) bu dönemdeki faaliyetlerini şöyle açıklamaktadır: "18 ay çalıştım. Binlerce ton silah cephane, asker vesaire taşıdım. Sonra ben hastalanarak Sinop hastanesinde yattım. Yerime Sinop Liman Reisi Binbaşı Mustafa Nail Kaptan (ERCİVELEK) geldi. Alemdar Pontus eşkıyasını onunla yakaladı. Novorossisk liman ağzında Yunanlıların ENOSİS gemisini o yakaladı.

    Mustafa Nail Bey 11 Nisan 1922 tarihinde görevi devraldı. Geminin onarılarak silahlandırılması için Trabzon'a dönmesi hakkında emir alınca hemen yola çıktı.13 Nisan 1922 tarihinde Trabzon'a vardı.19 Nisan 1922 tarihinde fabrikadan uzman subaylar gelerek top konulacak yerleri hazırladılar.21 Mayıs 1922 tarihine kadar makineler temizlendi. Yatakların yeniden dökümüne başlandı. Görülmeyen yerlere 7,5'luk iki, 4,5'luk iki Snayder topu yerleştirildi. 22 Mayıs 1922 Pazartesi günü saat 10:00'da Sürmene'nin 5 mil açığında top atışı talimi yapıldı. Pusulanın ayarı yapıldı. Geminin hızının normal olarak saatte 12 mil olduğu anlaşıldı. Saat 17:10 da Alemdar Trabzon'a gelerek Şahin vapurunun üzerine aborda olundu. 

    Ereğli'den geldiğinden beri Türk ve Rus limanları arasında savaş araçları taşıyan Alemdar gemisi silahlandırıldıktan sonra taşıma işlerinde çalışan kahraman tekneleri korumak ve Karadeniz'de güvenliği sağlamak için kullanıldı.  

    Alemdar kurtarma gemisi Millî Mücadelenin zafer ile sonuçlanmasından sonra 1924-1959 yılları arasın da deniz işletmelerine bağlı olarak çalıştı.1951 yılında İstanbul Haliç tersanelerinde büyük bir bakım geçirdi. Kazanları yenilendi modern kurtarma araç ve gereçleri ile donatıldı.1959 yılı sonlarına doğru hizmet dışı bırakıldı. Bir süre tanker dubası olarak kullanıldı. Bahattin HİÇYILMAZLAR Şirketine satıldı. Birçok denizcilik şirketi sırasıyla Alemdarı satın aldı.1964 yılında İsa KURT  1980 yılında da AKSOY Firması Alemdar'ın sahipleri oldular. O bir Gazi gemiydi alelade bir sac yığını değildi. Ama nedense hak etmediği şekilde 1982 yılında her emektar geminin başına gelen onunda başına geldi. Tıraş bıçağı yapımı için gemi sökücülerinin ellerine teslim edildi. Günümüzde ondan kalan birkaç hatıra bugün Beşiktaş Deniz Müzesinde sergilenmektedir. Bu parçalar Dümen Dolabı, Pusulası ve Makine Telgrafıdır.

    10 Kasım 2004 tarihinde Gazi geminin kuşaktan kuşağa anlatılan kahramanlık destanını ve hatıralarını canlandırmak ve ebedileştirmek için "Gazi Alemdar'ı Yaptırma ve Yaşatma Derneği" kuruldu. Alemdar Gemisi'nin orijinaline uygun şekilde birebir tekrar inşası için proje Karadeniz Bölge Donanma Komutanlığı tarafından İstanbul tersanelerinde yaptırıldı. Kdz.Ereğli Belediyesi geminin sahil şeridinde konulacak yerini tespit etti. Ayrıca düzenleme ve dolgu çalışmalarını üstlendi. Ereğli Demir Çelik Fabrikaları imalat için gereken 6 mm 3701 kalite gemi sacını hibe etti. Türkiye de bir ilk gerçekleştirilerek imalatı Ereğli'deki 4 tersane üstlendi. (Ereğli Gemi Sanayi, Madenci Tersanesi, Ustaoğlu Tersanesi ve Ustamehmetoğlu Tersanesi) Geminin imalatı Mart 2008 de tamamlanarak Ereğli Gemi Sanayi tarafından denizden taşınarak sergileneceği yere getirildi. Mayıs ayı ortasında geminin dış cephe boya işlemi bitirildi. Müze haline getirilme çalışmaları Ağustos 2008 tarihinde bitirildi. Böylece genç kuşaklara ebediyen yaşayacak bir anıt eser olarak kalıp Türk Denizciliğinin Deniz Kuvvetlerinin gurur kaynağı oldu. 

    Ruhun şad olsun Recep Kâhya, Ruhlarınız şad olsun tüm Alemdar kahramanları sizleri saygı ve gururla anıyoruz.     

    Gürdal ÖZÇAKIR
    Kdz.Ereğli -Temmuz 2021

  • image description

    Müze Gemi Alemdar

    • 2 yıl önce

    ALEMDAR’IN MÜZE GEMİ OLARAK TEKRAR YAŞATILMASI
     
    10 Kasım 2004 tarihinde Gazi geminin kuşaktan kuşağa anlatılan kahramanlık destanını ve hatıralarını canlandırmak ve ebedileştirmek için "Gazi Alemdar'ı Yaptırma ve Yaşatma Derneği" kuruldu.
    Alemdar Gemisi'nin orijinaline uygun şekilde birebir tekrar inşası için proje Karadeniz Bölge Donanma Komutanlığı tarafından İstanbul Tersanelerinde yaptırıldı. Kdz.Ereğli Belediyesi geminin sahil şeridinde konulacak yerini tespit etti. Ayrıca düzenleme ve dolgu çalışmalarını üstlendi.
    Ereğli Demir Çelik Fabrikaları imalat için gereken 6 mm 3701 kalite gemi sacını hibe etti.
    Türkiye de bir ilk gerçekleştirilerek imalatı Ereğli'deki 4 tersane üstlendi. (Ereğli Gemi Sanayi, Madenci Tersanesi, Ustaoğlu Tersanesi ve Ustamehmetoğlu Tersanesi) Geminin imalatı Mart 2008 de tamamlanarak Ereğli Gemi Sanayi tarafından denizden taşınarak sergileneceği yere getirildi.
    Mayıs ayı ortasında geminin dış cephe boya işlemi bitirildi. Müze haline getirilme çalışmaları Ağustos 2008 tarihinde bitirildi. Böylece genç kuşaklara ebediyen yaşayacak bir anıt eser olarak kalıp Türk Denizciliğinin Deniz Kuvvetlerinin gurur kaynağı oldu.
    Ruhun şad olsun Recep Kâhya, ruhlarınız şad olsun tüm Alemdar kahramanları sizleri saygı ve gururla anıyoruz.    

gazigemialemdar.com

Uğur Mumcu Cad Meftun İş Merkezi Kat:1/111

HARİTADA AÇ